Etiketler
Tanrının Üvey Evlatları, yenilenmiş kapağıyla baskıya gitti. Kısa bir süre sonra raflarda olacak…
Posted by bahadiricel | Filed under Duyuru/İlan
16 Perşembe Oca 2014
Etiketler
Tanrının Üvey Evlatları, yenilenmiş kapağıyla baskıya gitti. Kısa bir süre sonra raflarda olacak…
Posted by bahadiricel | Filed under Duyuru/İlan
30 Pazartesi Ara 2013
Posted Duyuru/İlan
inEtiketler
18 Çarşamba Ara 2013
Posted Günlük
inEtiketler
Bir yazar her zaman okurlarına karşı sorumludur…
Ancak bu sorumluluğun hapsinde kalırsa yaratıcılığını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya gelir. Gerçi bazı yazarların kısıtlı zamanlar ve büyük baskı altında en güzel işlerini çıkardığı söylenir.
Bir süredir sizlere ulaştırmayı önemli bir sorumluluk olarak hissettiğim ve tamamlanmasının üzerinden iki seneye yakın zaman geçmiş olan korku romanım yakın zamanda raflardaki yerini alacak. Yayınlanması 2013 yılı içerisine planlanmış olan ve daha evvel sizlere duyurmuş olduğum bu roman umuyorum sene sonunda (ya da) yılbaşında raflarda olacak. Ben de sorumluluğumu kısmen de olsun yerine getirmekten duyduğum memnuniyeti yaşayacağım.
Türkiye gündemi (gezi olayları vb.) çok hızlı değişen ve değişkenliğin hemen hemen her sektöre sirayet ettiği enerjik bir ülke. Bunun sebep ve sonuçlarının tartışacak değilim ancak bunun bireysel yansımaları üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Tamamlanmış bir eseri okuyuculara ulaştırma sürecinde yalnızca yayınevindeki azimkâr editörlerin değerlendirmeleri ve yönlendirmeleri, yayınevlerinin pazarlama ve yayın politikaları belirleyici unsurlar değil. Okuma alışkanlıklarının değişmesi, dağıtım kanallarının yayıncılar üzerindeki etkileri, doğru kapak, doğru tanıtım mecrasının bulunması ve yabancı eserlerin Türk yazarlardan öncelikleri alması gibi denklemin pek çok değişkeni mevcut. Elinize ulaşan eserin tek kahramanı yazarlar değil, hatta her eserin başlı başına bir öyküsü var. Yalnızca kahramanları değil, yol arkadaşları, kötü adamları mevcut çünkü her kitap ülkemizde öncelikle bir meta/mal olarak görünüp ticari değeri ile değerlendirilmekte. Yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim, bu kötüdür demiyorum, elbette bu bir sektör ve birileri buradan hayatını kazanıyor. Bu yalın bir tespit, eserin içeriğine belki de yeterli özenin gösterilmediğine dair bir ‘vah’lama… Onun yalnızca bir meta değil ruhu olan bir meta olduğunu hatırlatma…
Nitelikli eleştirilerin de büyük harflerle yazılmış reklam metinlerinin arasında kaybolup gitmesi ülkemizdeki yayıncılığın tanıtım sorunlarından biri ne yazık ki. Daha fazla reklam gücü olanların raflarda daha fazla yer bulduğu, süreli yayınların sayfalarında boy gösterdiği, rekabetin böylece edebiyata da sıçrama yaptığı bir ortam söz konusu. Bu da farklı dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Yazarın yayınevi ile olan sinerjisi, ortak düşüncelerle buluşması ve iki tarafın da birbirine anlayışlı yaklaşımı önem kazanıyor çünkü (çuvaldızı kendimize batıralım) biz yazarların da, yayıncıların bu işten hayatını kazandığını çoğu zaman unutması söz konusu. Bu rekabet ortamında pek çok yayınevi var olma mücadelesinde; özgünlükleri ve kimlikleri ile var olma mücadelesinde. Bir okur olarak kitapçılarda, sahaflarda keşfedilmemiş hazinelerin peşinde koşmayı kendime bir görev addetmem bundandır. Bir de aynanın diğer bir yüzü var; bir yazar olarak benim de bu süreçten etkilenmem söz konusu. Bir yıldan uzun bir süredir yol arkadaşlığı yaptığım ve iyi bir kan uyuşması yaşadığımız Altın Bilek Yayınları ile geleceğe yönelik yaptığımız planlar çok. Yukarıda bahsi geçen pek çok etmen planlarımızı dönem dönem revize etmemizi gerektirse de sizler için eşsiz bir Altın Bilek Yayınları -Bahadır İçel Kütüphanesi oluşturmak istiyoruz. Bunun ikinci adımı olarak kısa bir süre sonra bir korku romanı, ardından 2014 içerisinde de Karanlık Serisi’ni yayınlamaya başlayacağız.
Yollar bizi nereye götürür bilinmez. Yarın ne olacağını kestiremediğimiz güzel ülkemizde şartlar her zaman değişmeye mahkum, yine de bizler umutlarımıza sarılarak geleceğimize dair planlar yapmaktan alıkoyamayız ruhumuzu.
Son olarak pek açıklayıcı olmasa da yaklaşmakta olan “yeni yıl hediyesi”nden size küçücük bir tadımlık görsel sunayım;
Satır aralarında görüşmek dileğiyle, iyi seneler…
24 Çarşamba Tem 2013
Etiketler
Bahadır İçel, başka öyküler, karanlık serisi, karanlığın ötesinde, Kırklareli, roman
Merhabalar,
Bir süredir blogumda hayatımla ilgili neler olup bittiği hakkında bir şey paylaşmamış olduğumu fark ettim. Her zamanki gibi yine yoğunluk bahanesine sığınacağım ancak kendimi tatlı telaşlara kaptırdım.
İlk olarak yaz başında baskıya girecek olan ancak gezi olayları başta olmak üzere çeşitli sebeplerden ertelenen ‘korku romanı’nın dizgisinin tamamlandığını söyleyerek başlayayım. Kapak çalışmasının ardından kitap yayına hazır olacak. Altın Bilek Yayınları’ndan çıkacak olan kitap için belirlediğimiz tarih Eylül 2013. (Yayınevinin yayın politikası doğrultusunda Ekim ayına da kalabilir.)
Erken olduğunu düşündüğüm için çok fazla ‘spoiler’ vermek istemesem de romanın Bizans’ın Kırkkilise’si, Osmanlı’nın Kırıkkilise’si ve Türkiye’nin Kırklareli’sinde geçtiğini söylemeden edemeyeceğim. Tüm kitap üç farklı zaman dilimine yayılmasa da bazı kısımlar geçmişi anlatıyor olacak. Paganist dönemlerden beri var olan çok çok yaşlı bir düşmanla, edebiyatımızda eşine pek rastlanmayan bir korku öğesiyle türü sevenleri bir araya getirme arzusundayım. Umuyorum ki en kısa zamanda okuma fırsatı bulursunuz.
Uzun süredir ‘Karanlık’ta kalmaya hasret olanlar için ise bir müjdem var. Hayatın yarın ne getireceğini bilemesek de planlarımızı yıllara yayma cesaretine sahip yaratıklarız. Bu sebatın meyvelerini bu sene sonu itibarı ile veriyor olduğunu birlikte göreceğiz umarım. Yıllar evvel ‘Karanlığın Ötesinde’ ile yola çıktığımız fantastik diyarlara hep beraber geri dönüyoruz.
Altın Bilek Yayınları ile prensip olarak anlaştık ve çok kısa bir süre sonra sözleşmelerini de imzalayacağımızı umuyorum. Ömrümün altı yılını, dönem dönem ara vermiş olsam da, vakfettiğim ‘Karanlık Serisi’ hakkını vererek beden buluyor olacak. Üzerindeki son çalışmaların, düzeltme ve rütuşların yapıldığı seri tam yedi kitaptan oluşuyor.
Çoğu zaman okurlarımdan Karanlığın Ötesinde’nin ardından neden diğer fantastik kitapların gelmediğine dair yorumlar alırım. Şu ana kadar projenin tamamını, yani 7 kitabı üstlenecek cesareti gösteren bir yayınevi ile bir araya gelme şansı bulamamıştım. Umuyorum ki Altın Bilek Yayınları bu cesaret ve sebatı göstererek yine ülkemizde eşi pek bulunmayan bu epik yolculuğa benimle çıkacaklar.
Karanlığın Ötesinde ile başlayan yolculuk efsanesi de elden geçirilmiş ve yenilenmiş şekilde serinin başlangıcındaki olayların omurgasını oluşturacak.
Karanlık Serisi, 2013 yılı sonundan ya da 2014 başından itibaren 3 ya da 4 aylık periyotlarla (yine yayınevi politikası doğrultusunda bu iki aya da inebilir) yayınlanıyor olacak. Şu anda seri üzerinde çalışırken bile on yıla yakın bir süre önce ilk kez fantastik kurgu yazmayı düşünürken duyduğum heyecanı duyuyorum. Bu kadar geç geliyor olsa da bu seri benim ilk göz ağrım. Uzun süredir bu seriyi bekleyen sevgili okurlara sunacağım en büyük özür, tüm seriyi sorunsuz bir şekilde kendilerine ulaştırmak olacak kanaatindeyim.
“Başka Öyküler“in ikinci baskısı Nisan ayından beri raflarda ve kitaba gösterilen ilgi için tüm okurlarıma teşekkür ederim. Aldığım güzel yorumlarınızı ‘reklam olmasın’ diye burada yayınlayamıyorum ama elinize, ağzınıza sağlık. Öyküseverlerin dikkatinden kaçmışsa bu kitap, çok şey kaçırıyor olacaklarını belirtip mevzuya noktayı koyuyorum.
Ağustos’ta tatildeyim. Kısmetse yeni kitabımla beraber dönüyor olacağım.
Satır aralarında görüşmek üzere…
Bahadır İÇEL
20 Pazartesi Haz 2011
Etiketler
HAZİRAN SIKINTISI
Kendim hakkında yazmayı çok seven biri değilim. Günlük tutmayı zaman zaman denediysem de olmadı, sıkıldım. Yine de hayatımın çeşitli periyodlarını fazla olmasa da dönem dönem kaleme almışımdır.
Son dönemde “Karanlığın Ötesinde” serisinin çalışmalarını da tamamladıktan sonra çevremdeki dostlardan, değerli okurlarımdan neler yaptığıma dair sorular alıyorum. Bu yazı bu sorulara binaen yazıldı.
Öncelikle “Karanlığın Ötesinde” serisinin yanısıra yazımı tamamlanmış “Uzuv” isimli bir cinayet romanım da basılmayı bekliyor. Umuyorum ki bu yıl sonunda ya da 2012 başında onu da raflarda görmek kısmet olacak. Tecrübelerim bana bu gibi konularda kesin tarihler vermememi acı bir şekilde öğretti. Malum “Karanlığın Yolunda” ve “Karanlığın Yüreğinde” basımı planlanmasına rağmen çeşitli talihsizlikler yaşayıp basılma şansı bulamadı.
Sekiz ay evvel evlendikten sonra bir kaç ay kendime izin verip yazmaya ara vermiştim. Yılın başında yeni romanımın çalışmalarına başladım. Şu anda bir korku romanı olacak olan bu kitap üzerinde çalışmalarım sürüyor. Zannediyorum yazımı yıl boyu sürecek, belki birazcık daha fazla. Henüz ilk taslağı tamamlamış değilim dolayısıyla henüz kimse görmedi, duymadı ve içinde ne olduğunu bilmiyor. Yayımlanma şansı bulacak mı? Hangi yayınevi ilgi gösterecek? vb. buna zaman karar verecek. Yalnızca hikayenin büyük kısmının doğup büyüdüğüm yer olan Kırklareli’de geçiyor olduğu ve Türk edebiyatında çok fazla örneği bulunmayan korku motiflerini, kendi kültürümüze ait bir altyapı ile harmanlayıp birşeyler ortaya çıkarmaya çalıştığımı söyleyebilirim. Başarılı olup olamadığımın takdiri başta editörlere, daha sonra da siz okuyuculara kalacak. Yine de en iyi ihtimalle, 2012 sonu ya da belki 2013 yılı gibi yayınlanma şansı bulabilir.
Herşeye rağmen başta kendimi motive etmek, ikinci olarak da türü seven okuyucularda ufak bir beklenti oluşturmak amacıyla amatörce yapabildiğim bir iki görsel çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Umuyorum ki satır aralarındaki dostluğumuz sağlığım el verdiği ve kitaplarım basılma şansını bulduğu sürece sürecek…
Sıhhatle kalın…
10 Perşembe Şub 2011
Posted Duyuru/İlan
in≈ 1 Yorum
Tamamı Müslüman olmuş bir dünyayı anlatan ütopik kurgu romanım “CİHATOPYA: Müslüman Bir Dünya” raflardaki yerini aldı. Herkese iyi ve keyifli okumalar dileklerimle.
Tanıtım Bülteninden;
“Kapılarını dünyaya kapayıp yıllarca direnen Vatikan bile Müslümanlığı kabul etmişti. Son papa, katedralinden çıkmış, dizleri üzerinde şahadet getirmişti. Müslümanlar kiliseleri camiye dönüştürmek dışında ne şehrin efsanevi kütüphanesine, ne de eski eserlere dokunmamışlardı. Ancak kütüphane Küresel Şeriat’ın kontrollü incelenen listesine alınmış, pek çok kitap yasaklı ilan edilerek yalnızca akademik amaçlarla incelenmek için raflarına kaldırılmışlardı.
İlk yirmi yıl insanlar dil ve ırk farklılıklarını bir kenara koyarak kenetlenmiş, birbirlerine yardım ederek bir zamanlar hayali bile imkansız bir barış ortamı yaratmışlardı. Suç oranları ciddi oranda düşmüştü ancak bölgesel gücü elinde bulunduran mollalar ve şeyhlerin yükselmesi, din üzerinden vergi toplayan, güvenliği sağlayan çeşitli kurumları kontrolleri altına alması ile dünyanın bazı yerlerinde katı, baskıcı rejimler boy göstermeye başlamıştı.”
Tamamı Müslümanlaşmış bir dünya!
Toplumun gözü önünde gerçekleştirilen haksız bir recm…
Dünyayı yöneten “Küresel Şeriat”ta oluşan bir çatlak…
Niyeti dünyayı ele geçirmek olan nüfuzlu bir “şeyh…”
Ve kendilerini olayların odak noktasında bulan üç genç “kadı…”
“Zekice kurgulanmış, heyecanı her sayfada giderek artan, içindeki çarpıcı fikirlerin gücü ile okuyucuyu derinden etkileyip düşündüren bir roman…”
21 Pazartesi Haz 2010
Posted Duyuru/İlan
in≈ 4 Yorum
Etiketler
Bahadır İçel, fantastik, karanlığın ötesinde, karanlığın yüreğinde, karanlığın yolunda, roman, serenia
Fantastik Diyara Hüzünlü Bir Veda
6 sene insan ömrü için önemli bir zaman.
Altı yıl önce heyecanla bu fikri paylaşıp da artık aramızda bulunmayan yakınlarım, dostlarım, kaybettiklerim oldu. Bu romanın sonunu okuma fırsatı bulamadılar. Belki de az sonra açıklayacağım kararı almadaki en büyük itici gücüm buydu. Bir işi yarım yamalak yapmaktansa hiç yapmamayı tercih eden insanlardanım.
Geride bıraktığım altı yıl içerisinde görüşmeye başladığım ve ayrıldığım sevgililerim oldu. Yeni dostlar edindim, çeşitli işlere girdim çıktım. O altı sene içerisinde hayatımda daha evvel hiç görmediğim ancak şimdi evlenmek üzere olduğum insanla tanıştım. Üniversiteyi bitirdim. Yüksek Lisans okudum. Askerliğimi yaptım.
Ne yazık ki pek çok yayınevi yabancı kaynaklı, kalitesi tartışılır fantastik kurgu kitapları çıkarmayı sürdürdüler. O bitmez iştahımızla edebiyatın bu dalını da kısa zamanda tüketip günü birlik hayatımızda yeni heyecanlar aramaya koyulduk. Burada ne kimseyi, ne de bir kurumu itham altında alıyor değilim, lütfen yanlış anlaşılmasın. Dile getirdiğim basit bir gerçek.
Karanlığın Ötesinde romanı ile başlayan Serenia maceram tüm bu altı yıl boyunca değişmeyen tek sabitimdi. Gerçek dünyanın acı ve sıkıntılarından kaçtığım fantastik bir liman, rüyalarımda yolculuk ettiğim bir hayal alemi idi. Onu sizlerin düşlerinizde de kanlı ve canlı bir aleme dönüştürmek için elimdem geleni yaptım. Ne yazık ki hem yoğunluğumdan hem de çeşitli sebeplerden dolayı her yayınevinin kapısını çalamamış olabilirim ancak kitaplar ile ilgileneceğini düşündüğüm yayınevlerine çalışmalarımı yolladım ya da bıraktım. Uygun bir zamanda inceleyecekleri hususunda samimi olduklarını düşündüm ve geçen zaman zarfında yayınlanması hususunda belki de yeterli bulmadıklarına kanaat getirdim. Takdir elbette öncelikle sevgili okuyucularımın, daha sonra da işlerini bildiklerine inandığım genel yayın yönetmenleri ve editörlerindir.
Karanlığın Ötesinde serisinin üç kitabı da tamamlandı. Her olay yerine oturdu ve birkaçı dışında tüm gizemler nihayetine erdi. Her hikayeyi dahil ettiğim ve Serenia dünyasına yolculuk eden kahramanlarımızın hayatlarının sonuna kadar düşündüğüm seriyi 9 kitap olarak planlamıştım. İlk üç kitap, serinin belkemiğini oluşturacak ve Erkan’ı, Yalanların Babası ile yüzyüze getirerek sona erecekti. Bu gerçekleşti mi? Nasıl gerçekleşti? Nelere mal oldu? Karanlık Serenia üzerinde hakimiyet kurdu mu? Dünyamızdan Serenia’ya giden yolcularımuz geri dönüş yolunu buldular mı?
Tüm bu soruların yanıtları yazıldı. Kısa bir zaman önce aldığım bir karar ile 3 büyük cilt halinde (Karanlığın Ötesinde, Karanlığın Yolunda, Karanlığın Yüreğinde)kaleme aldığım Karanlık Serisi’ne noktayı koydum.
Ne yazık ki projeyi dikkate alıp sahiplenmiş ve yayınlamayı düşünen bir yayınevi an itibarıyla yok. Fırsatım oldukça görüşmelerim önümüzdeki zamanda da sürecek. Kitapların yayınlanması ve beğeni görmesi halinde devamını da yazmak isterim ancak şu anda kaderi belli olmadığı için Serenia yolculuğuna noktayı koyuyorum. Farklı projeler üzerine çalışmayı sürdüreceğim, 6 yıl boyunca bu yolculuktan bir an olsun sıkılmadım, bir kere olsun yazmaktan şikayet etmedim. Bu fantastik yolculuğu kaleme almak en büyük keyfimdi.
Umuyorum ki bu keyfi sizlerle paylaşma fırsatım da olur ve bu muhteşem macerayı birlikte tekrar yaşarız. Kitaplarla ilgili gelişmeleri buradan ve çeşitli kaynaklardan sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim.
Satır aralarında görüşmek dileğiyle.
Bahadır İÇEL