Etiketler
a takımı, aksiyon, chance, dizi, görevimiz tehlike, human target
Keskin nişancı, yakın dövüş uzmanı, tıpçı, hukuk alimi, zeka küpü… Şöyle en kallavisinden bir kahraman düşünün ve görevi sizi korumak olsun, sadece korumak da değil sizin peşinizdekileri de deşifre edip saf dışı bırakmak…
Human Target, izleyebildiğim ilk beş bölüm itibarıyla 2010’un bombalarından. Para-rafting yapılan hız trenleri, ters uçan bir uçağın içindeki silahlı çatışmalar, bol bol araba kaçış ve kovalama sahnesi, Da Vinci tadında manastırların gizli bodrumlarında aranan tarihin gizemli şifreleri, tüm internetteki şifreleri kıracak maymuncuk yazılımlar vs. vs.
İnsanlara yalnızca koruma sağlamakla yetinmeyip onların sorunlarını da çözen özel bir ekibin maceralarını anlatan dizi 80’lerin Görevimiz Tehlike, A-Takımı Havasına sahip olsa da Chance adlı karakterin üzerine kurulmuş. Geçmişi karanlık ve karışık bu kiralık koruma, patronu Winston ve sorunları çözme uzmanı Guerrero (Jackie Earle Haley yine mükemmel bir oyunculuk çıkarıyor…) ile akıl almaz olayların ve tehlikelerin merkezine düşüyorlar.
Her hafta aksiyon dolu bir saat vaat eden dizi şu ana kadar başarılı ve bu aksiyonun şaşırtıcı bir şekilde içi dolu olması da ayrı bir artı. Yine de her bölümün sonunda kahramanlarımızın bu işten sıyrılacağını bilmek doygunluk yaratıyor olsa da bunu nasıl yapacakları gerçekten soru işareti oluşturuyor. Senaryonun bir başarısı da her bölüm için izleyici şaşırtacak minik sürprizler yaratmayı başarıyor oluşları. (Tahmin edilemeyen katil, tahmin edilemeyen ilginç çözüm vs.)
Dizinin bir başka sevindirici tarafı da son zamanlardaki Lost, Flashforward, Heroes, Prison Break gibi dizilerde olduğu gibi derdini yayarak ve boğarak anlatmakla uğraşmıyor olması. Her bölümde bir sorun yaratılıyor ve çözülüyor, özellikle gece izlediğinizde kafanızda hiçbir soru işareti olmadan mutlu bir şekilde yatağınıza gidebiliyorsunuz.
Yine de Chance gibi bir adam olsam milletin kahrını bu kadar çekmem, giderim iki büyük iş yaparım sonra lüks ortamlarda karıyla kızla yerim parayı…
Dip Not: Bir çizgi roman uyarlaması olması beni neden şaşırtmadı acaba?