YUVA(RT)
Neredeyim yine ben?
Bu yüzler, bu sesler, bu duygular kimin?
Burası neresi, bu hatıralar kimin?
Nerede olduğumu biri söyleyebilir mi bana?
O pencereden uzanan güneşin kollarını,
İçerideki loş kokulu havaya takılmış, tozlu yollarını,
Tavandaki nemle kabarmış boyalarını,
Gözüme sokma kaderden boyun eğmiş yaşlı ev…
Ben neredeyim dediniz?
Oradayım, buradayım,
Kah geçmişte kah gelecekteyim,
Kapının arkasında cevapları beklemekteyim…
Kilimini dokuyan ölmüş olmalı çoktan,
En azından masanda kirli bir dantel var,
Birazcık daha iyidir hiç yoktan,
Gözüme sokma bu sefilliğini yalnızlıktan suratını asmış ev…
Hala ülkemde miyim?
Yakın mıyım sınıra, yoksa başkente,
Kentlerin hangisi, ülkelerden hangisi?
Ben buranın vatandaşı mıyım, gurbetteki yoldaşı mıyım?
Çivilerini çakmış olan, harcını karmış olan,
Betonunu dökmüş, sıvanı sürmüş olan,
Çoktan toprak olmamış mıdır mezarında?
Gözüme sokma üzüntünü, yastan kendini bitap koymuş dilsiz ev…
Nereden getirdiniz beni buraya?
Ölüydüm de mi taşıdınız, diriydim de mi sürüklediniz?
Ellerim kollarım açık da dilim neden bağlı,
Neden koydunuz beni bu evin salonuna, neden soğuk taşlarıyla öpüşmekteyim?
Lambaların patlamış, kabloların farelere yem olmuş,
Boyaların dökülmüş, merdivenlerin yıkılmış,
Babana küfredilmiş, anana tecavüz edilmiş,
Gözüme sokma perişanlığını, soyunu kaybetmiş, sahipsiz ev…
Nereden çaldınız beni ey eller?
Koydunuz bu evin koynuna,
Bu ev nerede, ben neredeyim?
Soydunuz ruhumu, devrimci mi faşist miyim?
Kendine inancı kalmamış,
Camları kırılmış, kapıları sökülmüş,
Tavanına kuşlar yuva yapmış,
Gözüme sokma yaralandığını kendini unutmuş paslı ev…
Nerede benim kundağım?
Anam, Anadolum, Babam, Soyum Sopum…
Hangi yollardan sürüklediniz beni,
Nereden geldim, nereye gitmekteyim?
Bu ev benim yuvam mıdır?
Kimler girmiş, kimler talan etmiş,
Kimler beni yetim, yalnız koymuş?
Neden bu evi çatım, neden beni bu evin sahibi yapmış?
Neredeyim ben, bilen varsa söylesin,
Bu evi kimler yaptı, kimler yıktı başıma,
Mimarının da, ustasının da, boyacısının da,
Allah belasını vermesin…
Bahadır İçel – Ocak 2009