• Bahadır İçel Kimdir?
  • Kitapları

Bahadır İçel

~ Bahadır İçel, Yazar

Bahadır İçel

Tag Archives: stargate universe

Bu Kış Ne İzlesek?

05 Cuma Kas 2010

Posted by bahadiricel in inceleme

≈ 1 Yorum

Etiketler

castle, dexter, dizi, fringe, haven, house, rubicon, star wars, stargate universe, the big bang theory, the event, the good guys

Bu Kış Ne İzlesek?

Uzunca bir süredir yeni bir proje üzerinde çalıştığımdan sesim soluğum epey kısılmıştı ancak kısmetse önümüzdeki haftalarda, bayramın da etkisiyle birazcık daha kendime zaman ayırmak niyetindeyim.

Bulduğum ilk fırsatta da hemen blogun başına oturayım dedim. Yeni proje (yeni kitap) ile ilgili bilgileri önümüzdeki haftalarda sizlerle paylaşacağım. Ondan evvel ne zamandır yazmayı planladığım (iki ay evvel niyetlenmiştim aslında) fakat kaleme alamadığım bir yazı huzurlarınızda.

Blogumuzun içeriğinden tevellit, Ah Şu Amerikan Dizileri paralelinde bu sezon başlamadan sizlere yeni diziler, devam edenler vs. hakkında bilgi vermek istiyor idim, baktım ki eş dost blogların çoğu sezon değerlendirmelerine başlamışlar bile, geç kaldığımı anladım ancak yine de huylu huyundan vazgeçecek değil. Gelin biz de kısaca bu seneyi bir mercek altına alalım.

Dexter


Dexter, yine kalitesini ve karakter gelişimindeki başarısını sürdürse de malum oyuncuların yokluğunda başkahramanımız biraz yalnız kalmış gibi. Yanına eklemlenen “çırak” katilimizi pek beğenmiş değilim. Dexter rutinimize devam etmeye çalışırken çırağının sorunlarını çözmeye odaklanacak, asıl merak konusu ise kafa kesen katillerin bir şekilde yollarının Dexter’la kesişip kesişmeyeceği. Genel olarak bakacak olursak ne karşımızda güçlü bir anti-kahraman var, ne de dikkati dağınık Dexter eski Dexter. Keyifle izlense de şu an itibarıyla en zayıf sezonunda olduğu söylenebilir.

Castle ve Egzantrik Kahramanlı Cinayet Dizileri

Polislere yardımcı olan yazar Castle 3. sezonuyla arzı endem ederken yine ilginç vakaları çözmede gösterdiği yılışıklık ve akıl almaz hikayeleri ile bizi alıp götürüyor. Tek bölüm odaklı, gizemli vakayı başla bitir dizilerinin hoş örneklerinden olan ve Castle rolünde Nathan Fillion’un göz doldurduğu dizi öyle alengirli, gizemli, alacalı, bulacalı dizilerden sıkılanlar için eğlenceli bir seyirlik. İzlememiş olanlar ve bu türü sevenler eski bir dizi olan Monk’a da bir göz atabilirler. Ayrıca keyifle izlediğim bir cinayet dizisi olan Mentalist’e de mutlaka bir uğrayın derim.

House

House yine her zaman olduğu gibi muhteşem. Cudy ile ilişkisi uzun süredir herkes de beklenti oluşturmuş belli ki gayet ilgiyle izleniyor. Her tıp dizisinde olduğu gibi artık vakalar eskisi kadar ilginç gelmemeye başladı bize, sanki tekrara düşüyor gibi. Ekipteki karakterlerde gelişimlerini tamamladı ve artık izleyiciye birşey veremiyorlar. House, Cudy, Winston gibi karakterler temelde tutulup diziye yeni kan getirilebilir diye düşünüyorum. Örneğin House ilişkisinden dolayı farklı bir hastaneye taşınabilir… Keza görünen o ki bu çizgide devam ederse bu sezonu kurtarabilir belki ama önümüzdeki sezon kaliteyle birlikte seyirci ve reyting kaybetmeye mahkum.

Fringe

Kendini daha bir derleyip topladı, paralel evrenlerin mücadelesi daha bir rayına oturdu. Bazen diziyi 3. sezona kadar izlemeyi nasıl başardığımı düşünürken buluyorum kendimi. Muhtemelen Walter ve X – Files tutkusu. Tarz olarak fazla alternatifi (kaliteli yapımlar arasında) olmadığı için izlediğim dizide taşlar daha bir rayına oturdu. Mantık hataları aramayı bir kenara bırakıp kendinizi kaptırdığınızda akıp gidiyor. Elbette Walter gibi sevimli bir karakter sayesinde. Yoksa Olivia’ya hala gıcığım. Bu kadar soğuk bir başkahraman nasıl seçebilirler ya??? X – Files’ı aratıyor yine de…

Stargate Universe

Ne yazık büyük umutlar taşıdığım ancak büyük hayal kırıklığı yaşadığım dizilerden biri Stargate Universe, hala kendini açmamakta, ağır temposu ve zorlama, yapmacık dramatizasyonundan çıkmamakta ısrar ediyor. Oysa Stargate deyince biraz atlasın patlasın, bambaşka dünyalarda bambaşka yaratıklarla güreş tutulsun diye bekliyoruz biraz. Belki de kendimizi yanlış konumlandırdık. Bilimkurgu dizisi yokluğunda dört kolla sarıldığımız Stargate’den hayır yok gibi. En iyisi eğer izlemediyseniz Firefly, Farscape, Star Trek: Voyager…

The Big Bang Theory

Ne yazık ki her sezona biraz daha kan kaybederek giriyor. Bu sezon önceki sezondan kötü, muhtemelen de reytingle beraber izleyici kaybedecek ve bir iki sezon sonra aramızdan ayrılacak. Sheldon karakteri fazla ve hor kullanılıyor, kahramanlarımızı çeşitli sosyal durumlara sokarak komedi yaratmak yerine ilişkilerin kısır iletişimine sığınılıyor. Beni yanıltır ve tempoyu yükseltirler diye umut ediyorum.

Supernatural

Hepimiz Sam’in kötü adam triplerine bürünmesinden sıkıldık. (Ruhsuzmuş gerçekten de!) Cennet ve cehennemin çekişmesi de darlatmaya başladı. Arada bir Twilight’a dokunduran bölümler gibi eğlencelikler iyi olsa da Supernatural’ın daha dinamik ve ilginç yeni bir temele ihtiyacı var. Artık uzaylılar mı olur, Ctulhu’yu mu çağırırlar, paralel evrenlere kapılar mı açarlar bilemem ancak Winchester kardeşlerin çekişmesinden bıkmayacağız gibi dursak da melekler ve şeytanlar parodisini kenara itmenin zamanı gelmedi mi?

Star Wars: Clone Wars

Epey bir dağınık gitmesini dikkate almazsak bir Star Wars uzantısı olarak çok başarılı bir animasyon olduğunu söylemek gerek. Bu sezon da gayet ilginç ve eğlenceli ancak artık son filmle bağlayan bir senaryo ve Darth Vader’a doğru giden bir Anakin görmek istiyoruz. Bence aynı yapım ekibinin bu sıkıştığı zaman diliminden çıkıp yani Clone Wars’u bitirip tüm serinin sonuna, Asilerin başarısından sonra evrendeki olayların düzene girerken yaşanılan sorunlara odaklanan yepyeni bir seri çıkarması çok daha iyi olacak gibi. Yeni karakterler, yeni Jediler vs. bekliyor gözler.

Warehouse 13

İkinci sezona başladım ve birkaç bölüm sonra bıraktım. Zaman kaybetmeye hiç gerek yok.

Caprica

İlk sezonu idare ederdi, ikinci sezonu iyi başlamıştı ki iptal edildiği kararı geldi. Sezon bitecek mi, nasıl bitecek belli değil. Bulaşmamayı tavsiye ediyorum.

How I Met Your Mother, Smallville, Breaking Bad, CSI gibi pek çok dizi zamansızlık kurbanı oldu. Duyduğum ve okuduğum kadarıyla idare ediyorlar ama pek iş yok gibi…

Ve yeniler…

Genel olarak sezon karnesi vasat gibi dursa da sezon ortasına ve sonuna doğru bu dizilerde ciddi bir tırmanış grafiği bekliyorum. Hepsini günü gününe takip edemesem de fırsat buldukça yeni dizilere kısaca bir gözatıp sizinle fikirlerimi paylaşmaya çabalıyorum.

The Event

Henüz iki bölüm izledim, biraz Lost, biraz 4400, biraz 24, biraz Fringe, biraz V derken her diziden biraz biraz alıp kırma birşey yapmışlar. Henüz konuya çok vakıf olamadığım için birşey söylemesi zor. Ancak diziye ısındığımı söyleyemeyeceğim, bir kaç bölüm daha izleyip konu açıldıkça yorum yapmak daha sağlıklı olur. An itibarıyla bomba bir olay yok.

Rubicon

Ben yazıyı yazamadan ilk sezonunu bitirdi bile. Hepi topu 13 bölüm ancak 13 muhteşem bölüm. Amerikan Hükümeti için çalışan özel bir istihbarat bürosunu ve büronun çevresinde dönen entrikaları anlatan Rubicon’un odağında işi olasılıkları çözmek olan bir dahi var. Dizinin çoğu masa başında ve ofis içinde geçen diyaloglar üzerine kurulu. Sessiz ve uzun sekansları fazla, dolayısıyla aksiyon meraklıları için çok sıkıcı gelebilir. Gerçekten de temposu çok ağır olmakla birlikte gizem kurgusu başarılı. Hele ki dahi kahramanımızın ailesinin 11 Eylül saldırılarında ölmüş olması, biricik dostunu öldürmek için koskoca bir tren kazasının kurgulanması gibi muhteşem derinlikte olayları naifçe anlatışı ise ayrı bir ustalık hissettiriyor. Özellikle Kale Ingram karakteri benim favorim, çelişkilerine rağmen ( gay bir eski ordu mensubu istihbaratçı) dizi tarihinin en iyi yazılmış karakterlerinden biri olduğunu hissettiriyor.

Haven

Stephen King’in Colorado Kid uyarlaması olan Haven, kasabaya gelen bir ajanın şehirdeki gerçek üstü olayları araştırmasını konu alıyor. Bir şekilde bu olaylar hiç tanışmadığı ancak kasabada bir süre kalıp hayatlar kurtarmış annesi ile bağlantılı oluyor. (Ya da biz annesi sanıyoruz da karakterimiz zamanda yolculuk yapıp geçmişin Haven’ına mı gitti? Yoksa yoksa…) Gizemliden ziyade komik sanılabilecek gizemlere sahip kasaba nasıl B Filmleri olursa Haven için de adeta bir B Dizisi kaftanı biçiyor. Aman yanlış anlaşılmasın, kötüdür demiyorum yalnızca sanki rakipleriyle yarışmaya niyeti yok da kendi başına keyfi yerinde gibi aksayarak giden bir dizi. King sevenler ve alternatif gerçeküstü yapımlar arayanlar bir göz atabilir. Çok orjinal ve etkileyici olduğunu söylemek zor.

The Good Guys

Sezonun en iyisini en sona sakladım diyebilirim. Good Guys, Dallas’ta pek de kalburüstü sayılmayacak davalara bakan iki dedektifin komik ve eğlenceli maceralarını anlatıyor. Sezonu yaz başında başladı ancak iki ay kadar ara verdi, bu yazı itibarıyla 16 bölüm yayınlandı. Ben 11 bölümünü izleme fırsatı buldum. Hikayenin sonundan ya da ortasından anlatmaya başlayıp zaman atlamaları ile çok da kafa karıştırmadan akması hoş bir kurgu oyunu olmuş. Biri kendini beğenmiş eski kafalı bir dedektif, biri ise kuralcı ve yeni nesli temsil eden iki “zıt karakterli ortak” formülü çok eski olsa da, hala başarılı olduğunu kanıtlıyor The Good Guys.

İlk fırsatta izlemeyi düşündüğüm Boardwalk Empire başka bir yazıya artık…

Dip Not: Fikirleriniz için, bilgi eklemek için ya da merak ettiğiniz bir dizi hakkında sorularınız için yorumlar kısmına mesaj bırakabilirsiniz.

Reklamlar

Stargate Evreni’ne Yeni Bir Yaklaşım: Stargate Universe

07 Çarşamba Eki 2009

Posted by bahadiricel in inceleme

≈ 2 Yorum

Etiketler

Bilimkurgu, dizi, stargate, stargate universe, yıldız geçidi

stargate-universe-poster

Stargate Evreni’ne Yeni Bir Yaklaşım: Stargate Universe

Ekim başı itibarıyla Amerikan Syfy kanalı yeni bir diziye start verdi: Stargate Universe. Stargate SG 1 ve Stargate Atlantis sonrasını anlatan, adından da gayet açık bir şekilde anlaşılacağı üzere Stargate filminden esinlenen bu “evren” üçüncü dizisini de doğurdu. Daha öncekilerin on sene ve beşe sene gibi uzun süreli yayın hayatları oldukları için Stargate’in ileride muadil bir Star Trek olacağını düşünenlerdenim.

Stargate Universe’e gelecek olursak. Bu yeni dizi, özel bir Yıldız Geçidi aracılığıyla galaksiler ötesinde hızla ilerlemekte olan kadim bir uzay gemisine yolculuk eden ve bu eski, dökülme alametleri gösteren gemide mahsur kalan bir grup insanı konu alıyor. Biraz Battlestar Galactica ile Star Trek kırması gibi görünse de beslendiği Stargate kültürüne ihanet eden bir yaklaşım henüz göremedim. (Bu yazıyı yazarken henüz ilk iki bölümü izleme şansı bulduğumu belirtmeliyim.) Kahramanlarımızın kontrolleri dışında yolculuk eden bir gemi, “kimsenin gitmediği yerlere” yolculuk ederken insanlar arasında da bir karar mücadelesi var. Geri dönmek için mi uğraşmalılar yoksa bu geminin “kader”ine mi ortak olmalılar? Zira geminin adı “Destiny”(yani Kader).

İlk bölümde kahramanların bu gemiye gelişini anlatan “flashbackler” ile “Lost”a da göz kırpsa da ileride bunları görmeyeceğiz diye düşünüyorum. Bu yöntem kahramanları daha iyi tanımamız ve hikayenin bulunduğumuz noktaya nasıl geldiğinin anlatılması için kullanılmış gibi duruyor.

Daha önceki dizilere göre artıları ve eksilerine de kısaca değinmek gerekirse; karakterler daha gerçekçi, çok daha derinlikli ve işlenebilir görünüyorlar. Daha önceki dizilerdeki gibi “evrenin en zeki adamları”, “yüzlerce uzaylıyla tek başına savaşacak askerler” gibi yüceltmelere yönelik bir ipucu görmedim, bu sefer karakterlerimizin daha çok “zaafı” var. Bu da aksiyonu düşürüyor. Kişisel sorgulamalarla dolu uzun diyalogları ve dramatizasyonu getiriyor. Battlestar için tutmuş bir formül acaba Stargate evreninde ne kadar işe yarayacak? Ne kadar sürdürülebilecek? Ancak gizemli, ağır anlatı stili ileride bırakılıp de eski dizilerdeki “sığlığa” (lütfen negatif algılamayın, ben de bir Stargate hayranıyım ancak eski dizilerdeki karakterlerin tek yönlü ve sığ olduğunu kabul etmemiz gerek.) geri dönüp de aksiyon ve görsel efekte sarılırlarsa bence ciddi anlamda düşüşe geçerler. Uzun diyalogları da dengelemeliler, yoksa seyirciyi sıkmış olurlar.

En büyük kozları gizem, bilimkurgu yoğunluğu, görsellik ve şu anda devam eden tek “uzay dizisi” olmaları gibi duruyor. (“Star Wars: Clone Wars” animasyon dizisini saymıyorum ancak en az bir dizi kadar başarılı senaryosu ve muazzam görselliği ile zira Clone Wars da bilimkurgu sevenlerin kaçırmaması gereken bir deneyim.)

stargate-universe1a

Umuyorum ki Stargate Universe bu artılarını geliştirir ve sezon ilerledikçe bize tadına doyamayacağımız, özgün, yaratıcı ve şaşırtıcı hikayelerle bezenmiş bölümler sunar. Biz de aklımızdaki sorulara tatmin edici yanıtlar bulur ve endişelerimizi unutup gideriz.

Zamanla dizi kendini nasıl konumlandıracak? Bir melez olmasına rağmen özgünlüğünü yaratıp sıyrılabilecek mi yoksa sonradan ekleme bir organ gibi sarkacak mı? Zannediyorum izleyip öğreneceğiz…

Keyifli Seyirler Dileğiyle…

Bahadır İçel

afiş alıntı amerika a takımı atatürk aydınlık aşk Bahadır İçel başka öyküler başlangıç bbc benim adım z Bilimkurgu cihatopya dark tower dexter distopya dizi fantastik film firavunlar fuar gezi gezi parkı gizem gunslinger güncel Hikaye hollywood house imza imza günü inceleme islam istanbul istanbul efsaneleri izmir iş kara kule karanlığın ötesinde Kedi kitap kitap fuarı korku Kırklareli kıyamet lost mitoloji postapokaliptik reklam roman Schrödinger sinema son stargate stargate universe star trek star wars stephen king söyleşi tanrının üvey evlatları tenten teori terör vampir walking dead yalnızlık yazmak zaman yolculuğu zombi çizgi roman ölüm özlem ütopya şiir

Sayfalar

  • Bahadır İçel Kimdir?
  • Kitapları

Arşivler

  • Ocak 2019
  • Mayıs 2017
  • Ocak 2017
  • Mart 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Ocak 2014
  • Aralık 2013
  • Ekim 2013
  • Temmuz 2013
  • Haziran 2013
  • Mayıs 2013
  • Nisan 2013
  • Mart 2013
  • Şubat 2013
  • Ocak 2013
  • Kasım 2012
  • Mart 2012
  • Ekim 2011
  • Eylül 2011
  • Haziran 2011
  • Mayıs 2011
  • Nisan 2011
  • Mart 2011
  • Şubat 2011
  • Ocak 2011
  • Aralık 2010
  • Kasım 2010
  • Ekim 2010
  • Eylül 2010
  • Ağustos 2010
  • Temmuz 2010
  • Haziran 2010
  • Mayıs 2010
  • Nisan 2010
  • Mart 2010
  • Şubat 2010
  • Ocak 2010
  • Aralık 2009
  • Kasım 2009
  • Ekim 2009
  • Eylül 2009
  • Ağustos 2009
  • Temmuz 2009
  • Haziran 2009
  • Mayıs 2009
  • Nisan 2009
  • Mart 2009
  • Şubat 2009
  • Ocak 2009
  • Aralık 2008
  • Kasım 2008
  • Ekim 2008

Kategoriler

  • Duyuru/İlan
  • Günlük
  • Hikayeler
  • inceleme
  • Uncategorized
  • Şiirler

Blogroll

  • Basit Mevzular
  • Ejderha Terbiyecisi
  • Grafik Tasarım
  • Karanlık Serisi
  • WordPress.com
  • WordPress.org

Popüler Yazılar

  • Renklerin Su Üstündeki Kutsal Dansı: Ebru Sanatı
Reklamlar

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası