Etiketler

,

Geçen gün sevgilimle birlikte mahalledeki bir bakkal dükkanına girdim.

Dışarıda yemek yemişiz, üç kuruşluk homini gırtlağa beş kuruş daha vermeyelim, gidelim evde abur cubur, film falan izleriz dedik. Girdik bakkala. Ben diyorum evde içecek var, kuruyemişlerin bini bir para (her an bir kıyamet ambiyansı olur da, ortalığı zombiler basar da evde kalmak icap ederse diye bir dolabım silme kuruyemiş, nutella, bal ve bilimum fındık-fıstık ezmesi ile doldurmuşum. Artık o kadar bal, nutella ve badem ile zombilere karşı nasıl bir silah kullanmayı akıl ediyorsam…)  Ama tatlısamışız (Türkçe’ye yaptığım en büyük ihanet…düzeltiyorum), canımız fena halde tatlı çekmiş. Ama öyle insan gibi çekmemiş demek ki sonradan anlayacağız… Oradan bir Milka, bir Damak, Çikolatalı Gofret, Hindistan Cevizli Crunch derken tezgahta ufak bir tepecik oluşturduk.

“Başka bir şey var mı abi?” dedi bakkal.

“Yok…” diyorum ama içimden bir de tüp çikolata alsam mı diye geçirmiyor değilim… Tam o anda koptu kayış. Bir baktım sevgili bakkalım bir saman kağıda sardı çikolataları, bir güzel paketledi ve poşede iteledi. Ulan sanki çikolata değil de Ramazan’ın ortasında yetmişlik Rakı alıyoruz, tam teravih zamanı Sultanahmet’in önünden geçeceğiz zannedersiniz…

Nasıl bir niyettir, nasıl bir bakış açısıdır… Çikolata almaktan o an utandım… Hayır mesaj da karışık, “Bu kadar çikolata alınır mı, yuh, bak dağılmasın diye paketledim” mi demek istiyor, “ooo, yengeyi almışsın eve doğru yola çıkmışsın çikolata tepeciklerinden enerji desteği arıyorsun” mu demek istiyor yoksa gerçekten masumane bir şekilde “poşet tartmaz, abi dağılır, bir sarayım rahat götürün..” niyetinde mi? Kıllandım bir kere, ilk iki ihtimal de şahsıma hakarete teğet geçtiğinden para çıkarırken bir de kısık gözlerle süzüyorum pek sevgili bakkal amcayı. Yaşı kırk civarında olduğundan yaşlı başlı amca yardım ediyor ya da gence bak ayar veriyor da diyemiyorum… Öyle de kaptırmış ki işine kendini tezgahı düzeltiyor, elimdeki paraya bakıp bozukluk hesaplıyor vs. gözlerime de bakmıyor…

Neyse verdik parayı, aldık üstünü çıktık. Ama beni bir gülme tuttu, komik bir durum ama içimde sinir de var. Dönüp niyetin ne dayı diye sorsam geliyor ama pişkin pişkin gülüp kötü bir şeyler dese o çikolataları paket halinde yutturacağım, paket de paket yani…

Acaba ne dedi bu bakkal bana? Sevgilim de fark etmiş ki o da gülüyor… Farklı bir boyuta yolculuk yapmış gibiyiz, gülüyoruz ama içimizden de ulan ne oldu şimdi modundayız… Bu olaydan çıkacak tek ders; yüklü çikolata alışverişi söz konusu olduğunda mahalle bakkalını tercih etmeyeceksin, o hala hazzetmediğim emperyal süpermarketlerden birine girip alışveriş arabasını yığınla dolduracaksın…

Epey güldük. Sonra mı ne yaptık? Eve geldik, çikolata katliamı yaptık, film izledik…

Yazmadığımda…